14 Ekim 2014 Salı

LONDRA

16-17/10/2010_İNGİLTERE GÜNLÜKLERİM-1-


1. LONDRA  
   2010 yılı Ekim ayında, evlendikten bir ay gibi kısa bir süre sonra eşimle ilk yurtdışı deneyimimizi yaşıyoruz.Anlatmaya başlamadan önce şunu belirtmeliyimki Londra görmeyi en çok istedğim şehirler arasındaydı ve  ilk gezim ne yazıkki yeterli olmadı benim için bir gün mutlaka daha etraflı sindirerek gezeceğime eminim:)
 İlk çıkışımızın İngiltere gibi giriş yapılması diğer ülkelere nazaran zor bir ülke olması bizi yolculuk hazırlıklarına başlarken fazlasıyla strese sokuyo tabi:)Pasaportlarımızı çıkarıyoruz ve sıra vize işlemlerine geliyo. kalın bir dosyayla gidiyoruz vize başvurusuna abartıp herşeyin hem Türkçe hem de İngilizce kopyalarını çıkarıyorum. Neyseki gitmemize bi kaç gün kala vizemiz çıkıyo:) Artık yolculuğa  hazırız.

16/10/2010

  İstanbuldan 4 saatlik bir uçuş sonrası  Londra Heathrow havalimanına ulaşıyoruz. Eşimde bende evlilik telaşından tamamen plansız çıktığımız  ve sonrasında cezasını fazlaca çektiğimiz bir maceraya başlıyoruz. 
 Havalimanında nereye gitsekki diye düşünüp hemen havalimanından şehir merkezine giden metroya ulaşıp ordaki danışmadan bir şehir haritası alıyoruz:) Bismillah deyip en ortayı parmağımızla buluyoruz:))) burası iyidir deyip iki kafadar Piccadily Circus' a doğru yola çıkıyrz. Bu arada  4 yıl önce kişi başı 4.5 paund veriyrz biletlere şimdi ne kadardır bilemem ama İngiltere Çook pahalı bi yer bol parayla gidin ...
     Elimizde valizlerle  çıkıyoruz piccadily 'e :)  Hemen oracıkta Cupid(Aşk Tanrısı Eros: oklarını insanlara atarak birbirlerine aşık olmalarına neden olduğuna inanılan mitolojik Tanrı) heykelinin önünde ilk resmimizi çekiyoruz:)


Buraya kadar mutluyuz merkezi bir yere geldiğimizi anlıyoruz. Sonralarında ise izlediğimiz filmlerde  Piccadily Circus u her görüşümüzde hala aynı heyecanı yaşıyoruz. Buraya kadar her şey yolunda ama bizim acilen bir otel bulmamız gerekli. Evet biz yolculupumuza nasılsa otel buluruz canım diye çıkan iki çaylağız:( Sonrasında aldığımız dersle gideceğimiz heryere A'dan Z'ye planlı çıkmamıza neden olan,köyden şehre inen köylünün çektiğine benzer yorucu ama eğlenceli yolculuğumza devam ediyoruz. Elimizde valizler iniyoruz aşağı doğru elimizdede metroda aldığımız harita:) Bi taraftan endişeli bi taraftan mutlu,
elimizde takır tukur valizlerimiz (Allahtan küçük boy:)) İngilterenin sembolleri Çiftkatlı otobüsleri, kırmızı telefon kulubelerini birbirimize göstererk ilerliyoruz. Bayağı bi yürüdükten sonra dönmeye karar veriyoruz ve  Theatre Royal Haymarket'i biraz geçince bulduğumuz adını hala bilmediğim heykellerin bulunduğu köşeden dönüyoruz:)

İki şaşkın ver elini yürümeye devam ediyoruz yol üzerinde otel motel yok sorduklarımızda gayet soğuk ve ilgisiz bilmiyorum demeyi tercih ediyolar ve biz artık yorulmaya ve endişelenmeye başlıyoruz. İlerlerken büyükçe bi otel görüyoruz ama yer yok diyo normal olarak:( Geze geze Green Park'a ulaşıyrz oradanda asıl otellerin bulunduğu adı  Sussex Gardens  olan bölgeyi öğreniyoruz. Meğer burası otel cennetiymiş:) Ve herkes burdan önceden çok uygun fiyatlara otelini tutup rahatca gezisini yapabiliyomus..Neyse biz bunları sonradan öğrendik. Eğer Londrada kalcaksanız bu bölgeden çok uygun fiyatlara otel bulmanız mümkün:) Bitik bi şekilde bi otel buluyoruz çoğu dolu olduğundan geceliğine 90 paundu sıradan bi otele bayılıp kendimizi odamıza atıyoruz. 
17/10/2010
 Bayılmış bi şekilde uyuyup ertesi gün kahvaltımızı yapıp otel civarını gezmeye koyuluyoruz. En yakın yer Hyde Park. Park Devasa büyüklükte insanların sporunu yaptığı ,atlarla gezintiye çıktığı yatıp güneşlendiği güzel bir yer. Parkda çok hoşuma giden herkesin özgürce düşüncesini belirttiği ve insanlarında toplanıp dinlediği bi köşe var Speakers' Corner. Biraz burdaki insanları dinleyip sonrasında Exeter'e gitmek için tren biletlerimizi alıyoruz.












Çoğu yeri hiç göremeden bu güzel şehre şöyle bi uğrayıp,plansiz gezimizi burada noktalayarak bir daha gelip hakkını vererek gezmeye söz vererek otelden bavullarımızı alıp Paddington Tren İstasyonuna gidiyoruz. Artık bir sonraki durağımıza, Exeter 'e doğru yola çıkmaya hazırız:)












2 yorum:

  1. Minikte olsa birkaç imla hatası görmeme rağmen çok akıcı ve güzel bir yazı olmuş.Bu sebepten tebrik ve selam ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim efenim:) hatalar için gözden geçircem tekrar yazdıklarımı:)

      Sil