17 Ekim 2014 Cuma

BRISTOL

24/10/2010_ İNGİLTERE-5-BRISTOL

    Pazar günümüzün boş olmasını fırsat bilerek, bölgenin  en büyük şehirlerinden biri olan Bristol'e   gitmeye karar verdik. Bize bu gezimizde, Exeter'de tanışıp halen görüşmeye devam ettiğimiz çok sevdiğimiz bir arkadaşımızda eşlik ediyor.Günü birlik gidip geldiğimiz için derinlemesine bi analiz yapamayacağım ama genel itibariyle sakin güzel bir şehir. Exeter tren istasyonundan Bristol Temple Meads tren istasyonuna gittik. Rahat bi yolculuk sonrası hemen şehri keşfe koyulduk.
  



St Mary Redcliffe: İlk durağımız 12. yüzyıldan kalma bir anglikan kilisesi.Günlerden pazar olduğu için içerde ayin var.Normal şartlarda ziyaretçi kabul edilmeyen bi saat ama biz sessiz kalarak izleyeceğimize söz vererek bi köşeye dizilip ayini izliyoruz:) Dualar ediliyor,ilahiler söyleniyor ve herkes sırasıyla gidip şarabını içip ekmeğini yiyor. Ayinden sonra kiliseyi şöyle bir dolaşıp yolumuza devam ediyoruz.



Sonbaharın gelmesiyle sararıp solan ağaçlarla kaplı yollardan geçerek, Avon Nehri'ne dek yürüyüp biraz nehir kıyısında soluklanıyoruz.






Bristol Katedraline ulaştık en sonunda, tüm görkemiyle bina bize gülümsüyor:)İçeri geçip hızla dolaşıp çıkıyoruz.

Sonrasında ise şehrin belkide en güzel açık alanına Brandon Hill Parkına adeta tırmanarak çıkıyoruz. Burada yemyeşil ağaçlar arasından geçip en tepedeki kuleye ulaşıyor ve bir süre şehri burdan izliyoruz.




   Dinlendikten sonra bölgenin en iyi üniversitesi kabul edilen Bristol Üniversitesine uğrayıp,hemen yakınında buluna Red Lodge Müzesini gezerek gezimizi sonlandırıyoruz. Yorgun bi şekilde tekrar trene binerek Exeter'e dönüyoruz....

Yol üzerinde karşılaştığımız bu duvar resmini paylaşmazsam çatlardım:) Birilerinin mizah anlayışı çook gelişmiş:)



Ne yazık ki müzeden fotograf ekleyemiyorum. Elimde fotograf olmadığına göre sanırım yasaktı fotograf çekmek. Ama bir gün Bristol'e yolunuz düşerse girişinin ücretsiz olduğu bu müzeyi de görmenizi tavsiye ederim:)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder